Amatsu-Mikaboshi Kimdir?

Kahramanlar Evreni
7 min readNov 30, 2020

--

Marvel Comics’in karanlıklar tanrısı Oblivion peki Amatsu-Mikaboshi kim? O da karanlıkları seven bir varlık. Bakalım hikayesi neymiş

Amatsu-Mikaboshi’nin Tarihçesi

Bu karakteri ilk kez Thor: Blood Oath serisinde (2006) Sayı 6'da görüyoruz. Tarihçesini detaylandırmadan önce çok kısa, Japon mitolojisine, din terminolojisine değinmek gerekiyor. Zira Amatsu-Mikaboshi (ki bundan sonra Mikaboshi yazacağım) adından da bazılarına anlaşılacağı üzere Japon. Mikaboshi bir Kami olarak anılıyor. Kami kısaca Shinto dinindeki tanrılar. Kimi Kami sadece varoluşu itibariyle tanrı olarak kabul edilen güçler. Bazıları ise ölümlerinden sonra bu unvanı alıyorlar. Örneğin imparatorlar. Kami’nin genel geçer, aklımızdaki geleneksel Tanrı güçlerinden farkları var. Örneğin her yerde aynı anda olmak, ölümsüz olmak gibi güçleri yok. Genellikle tabiatla özdeşleşmiş güçler, coğrafi şekiller, rüzgar, güneş gibi kavramları temsil ediyorlar. İşte tabiatın bir parçası olan karanlığı da Mikaboshi temsil ediyor.

Mikaboshi’nin Derdi Ne?

Derdi karanlık. Karanlığı seviyor. Ama aslında her yer karanlık olsun diye bir derdi de yoktu en başta. Hikayeye göre, daha dünya var olmadan, Dünya’nın olduğu yerde karanlık olduğu zamanlarda, Ama isimli bir cep evrenden bir varlık çıkıyor. Burası Kami’nin yaşadığı evren. Bu tanrıçanın ismi kısaca In. Biz onu Toprak Ana olarak biliyoruz. In, Cennet Köprüsü adı verilen boyutlararası bir bağlantı yolu ile karanlığın ortasına geliyor. Ardından da Izanagi (kısa adı Yo) geliyor. Karanlığın tam ortasına, Yo’nun mızrağı ile birlikte vuruyorlar ,aydınlık yaratıyor ve bugün Japonya diye bildiğimiz adayı oluşturuyorlar. Burada medeniyet kuruyorlar ve kalabalıklar oluşuyor. Tüm bunların üzerine bir de halk Kami’ye tapmaya başlayınca Mikaboshi o kadar da değil diyor.

Yani kısaca kendi düzenin bozulmuş olması, ortamdaki yegane otorite iken, farklı güçlerin insan denen yeni varlıklara sempatik görünmeleri onu rahatsız ediyor. Ve ben artık bir kalkayım da tekrar etrafı karartayım diyor.İlk girişimi hakkında çok net bilgiler yok. Yüzyıllar önce olduğu biliniyor ve Japon Tanrıları’nın bu girişimi bertaraf ettiği biliniyor. Bu olaydan sonra Mikaboshi sürgün ediliyor ve Yomi adıyla geçen bir Dünya’da yaşamak zorunda kalıyor. Burası ölüler diyarı ve bu dünyanın lideri oluyor.

Mikaboshi Dönüyor

Mikaboshi, Yomi’de boş durmuyor. Yüzyıllar boyunca ölülerden bir ordu yapıyor. Hortlaklar ve iblislerden dolu bir ordu. Ve gücüne emin olduğu bir dönemde, Yunan tanrılarına saldırıyor. Onları hedeflemesinin iki nedeni var. Birincisi o dönemde iç karışıklıklar yaşıyorlar. Savaş Tanrısı Ares, onlara sırt çevirmiş durumda — ki bu savaş kabiliyetlerini doğal büyük ölçüde olumsuz etkiliyor — , ikincisi de eğer Yunan tanrılarını alt ederse, diğer tüm dinlerdeki tanrılara karşı psikolojij bir üstünlük kurabilir. Çünkü Yunan tanrıları en güçlü ve en sözü geçen ekol.

Ordularını, Olimpos’a salıyor ama yüzbinlerde iblis ve hortla sadece bir oyalama. Esas planı, Ares’in oğlunu kaçırmak ve beynini yıkamak. Onu Ares’e karşı düşman kılıp, babasını öldürtüp, savaş tanrısını yanına almak. Zaten ondan sonra önünde hiç bir şey duramayacak. Bu planda ciddi oranda başırılı oluyor ama Zeus’un ölmeden hemen önceki yaptığı bir büyü, Ares’in oğlu Alexandre’ı Mikaboshi’inin kötü büyüsünden serbest bırakıyor ve Alex, Mikaboshi’yi, ondan aldığı kılıç Grasscutter yaralıyor ve Yomi’ye geri gönderiyor.

Şanslı Mikaboshi

Yomi’de tutsak hayatı süren Mikaboshi, Japon tanrılarının eliyle oradan çıkıyor. Nasıl mı? Gerizekalılıktan başka bir şey değil. Efendim şöyle ki, meşhur Gizli İstila serüveninde, Skrull sorununu kökünden halletmek için bir tanrılar ekibi kuruluyor. God Squad! Dünyanın farklı bölgelerinden temsilci tanrılar seçiliyor. Japon Kami de kendi temsilcileri olarak Yomi’den Mikaboshi’yi çıkarıyor. Efendim nedeni de neymiş? Skrulllar çok iyi kılık değiştiriyormuş, kılık değiştirme ustası da doğuda Mikaboshiymiş. Başka kimseyi bulamamışlar herhalde?

Fakat gel gör ki, Mikaboshi’nin kılık değiştirme yetenekleri ekibi hem Nightmare’in işkencesinden hem de Skrull Tanrısı’nın sağ kolundan kurtarıyor. Özellikle Nightmare ekibi çok kötü sıkıştırıyor. Nightmare’in gücü korkularla, yaşayanlara eziyet edebilmesi. Ekibin Nightmare’e gelmesindeki neden, Skrull Tanrısı’nın yerini bilmesi. Nightmare bu bilgiyi paylaşabileceğini söylüyor. Fakat karşılığında ekipteki tüm tanrıların korkularını öğrenmek istiyor. Ekip bunu kabul ediyor ve Nightmare’in makinesine kendilerini reslim ediyorlar. Fakat bu noktada anlaşılıyor ki tanrıların korkularını toplayabilirse, o kadar güçlenecek ki tüm evrene korku ile hükmedebilecek. İşte tam bu anda da Mikaboshi’nin şekil değiştirdiği ve kendi yerine uyduruk bir kukla koyduğu anlaşılıyor. Üstelik bu arada Skrull Tanrı’sının yerini gösteren bir de harita aşırıyor.

Yani Mikaboshi’nin güçleri ekibe çok yarıyor. Hikayenin sonunda da Mikaboshi ölüyor sanıyoruz ki…tabii ölmüyor yine kılık değiştirerek aslında ölen kişinin yerine geçtiğini anlıyoruz. Kami’nin kontrolünden de bu vesileyle çıkmış oluyor. Skrull Tanrısının ölmesi ile de onun kontrolündeki tüm tanrıları kölesi yapıyor ve güçlenme dönemi başlıyor.

Mikaboshi Kaos Tanrısı

Mikaboshi’nin esas büyük saldırısı Kaos Savaşı ile oluyor. Yıllarca tanrılara, tanrılık yapıyor. Skrull Tanrısı’ndan çaldığı köle tanrılarla, evrene nihai karanlığı getirmek için saldırı başlatıyor. Bu yolda bir çok tanrıyı, kozmik gücü öldürerek güçlerini kendisine katıyor ve daha da güçleniyor. Dünya’yı en sona bırakıyor çünkü aslında tüm bu nefretin başladığı yer orası. Japonya’nın var olması ile başlayan kin.

Bu son savaşa gelene kadar Mikaboshi, Nightmare karakterini de öldürüyor ve güçlerini emiyor. Bu sayede Nightmare’in güçlerini kullanarak, Dünya’daki tüm kahramanları derin bir uykuya yatırıyor. Sadece bir kaç tanrı gücüne sahip karakter bu saldırıdan etkilenmiyor. Bunların başında da Herkül geliyor.

Peki onca kozmik gücü hiç zorlanmadan ortadan kaldıran, Amadeus Cho’nun hesaplamalarına göre evrenin yüzde 98ini karanlığa çeken bu korkunç varlığı, Herkül de olsa, bir yarı tanrı nasıl durdurabilir? İşin aslı, bu hikayede Herkül yarı tanrı değil. Omnipotent bir güç. Tüm tanrıların gücüne sahip. Bunu Amadeus Cho sağlıyor. Öyle ki, Kaos Tanrısı’nın saldırısı Dünya’ya yaklaşırken, Amadeus Cho eski bir ritueli ile tüm tanrıların gücünü ortaya çıkarıp, super tanrı oluyor. Ama evrenin tüm gizemi, kozmik gücün tüm detayları, bir ölümlü için büyük yük geliyor ve kafayı yemeden tüm gücünü Herkül’e aktarıyor.

Mikaboshi bu arada Yunan Tanrılarını da köleleştirdiği için Herkül daha büyük güçlere ihtiyaç duyuyor ve Eternity’e başvuruyor. Fakat Eternity, Mikaboshi ile savaşamayacağını söylüyor. Bu konuya sonra değineceğim. Bu nedenle Herkül, Galactus’u saflarına katıyor. Fakat Galactus’un gücü de Mikaboshi ve tanrı ordusuna karşı yeterli olmayınca, Cho ile takım olup, fiziksel güçten ziyade zekayı kullanıyorlar ve bir cep evren yaratıyorlar. Aslında ilk amaçları, Dünyadaki canlıları buraya taşımak oluyor fakat Herkül, Mikaboshi’yi oyalamaya başlayınca başka plan yapıyorlar. Mikaboshi’yi Herkül kafa kola alıyor… evet bildiğimiz kafa kola… ve onu cep evrene gönderiyorlar. Mikaboshi tekrar hapis.

Mikaboshi’nin Güçleri Neler?

Japon Tanrıları arasında en güçlülerinden biri. Aslında tanrı değil bir varlık olarak geçiyordu. En eski, arkaik, tarih öncesi, ilkel karanlığın kendisi olan bir varlık. Fakat zamanla o kadar güçleniyor ve diğer tanrıların güçlerinden o kadar emiyor ki bir Kami haline geliyor. Kötülük, kaos ve yıldızların Tanrısı olarak kabul ediliyor.

Fiziksel açıdan Zeuslar, Izanagi ile baş edebilecek düzeyde ama onlar kadar güçlü denilemez. Fakat enerji projeksiyonu Zeus’un sevisyesinde. Büyü gücü en üst seviye tanrılardan biri. Özellikle Yunan tanrılarına yönelik güçlü kara büyüler biliyor. Ölümsüz değil ama Asgardianlılar gibi çok çok yavaş yaşlanıyor.

Çok önemli güçlerinden biri yüksek kılık değiştirme kabiliyeti. Öyle ki güçlü bir tanrı olan Nightmare’ı örneğin bu şekilde aldatabildi.

Ölü ve iblis kontrolü de diğer önemli gücü olarak not düşmeliyiz.

Peki ne bu Mikaboshi?

Karanlığın kendisi. E Oblivion da öyleydi? Knull da aynı şeyi diyor. Üstelik hepsi de “hiç bir şey yokken, ben vardım diyor” O zaman hangisi doğruyu söylüyor. Bundan sonra çizgi romanlardan edindiğim bilgilerle biraz konuyu yorumlamaya çalışacağım.

Bence hepsi aynı şey ya da aynı şey olacak. Öncelikle Oblivion — Mikaboshi karşılaştırmasına değineyim. Oblivion, Mikaboshi’yi kendisinin bir yansıması olarak ifade ediyor. Yani aslında Oblivion biz ayrı varlıklarız ama aynı zamanda bir yansımasıyız birbirimizin diyor. Eternity, Galactus’a, Mikaboshi ile savaşamayacağını, eğer savaşırsa aslında kendisiyle savaşmış olacağını söylüyor. Oblivion ile Eternity, Infinity ve Death’in aynı özden yaratıldıklarının kabul edildiğini biliyoruz. O zaman Eternity Mikaboshi ile savaşmam derken, Oblivion’u da kastediyor olabilir mi? Bence mümkün.

Knull — Mikaboshi kıyaslamasına gelelim. Knull ile Mikaboshi’nin evrene saldırmasının nedeni aynı. İkisi de karanlığın bozulmasını bahane ediyor. Yani kendi düzenlerinin bozulmasına kızıyorlar. İkisi de tanrıları öldürüyor. Hatta tanrı öldüren kılıç iki hikayede de geçiyor. Ortak yönleri bu bağlamda çok.

Knull — Oblivion konusuna gelirsek, Marvel Comics, son dönemde Knull’u çok ön plana çıkarmaya başladı. Yeni serisinin adı King in Black ve Knull’u merkeze alacak. Bence orta vadede Knull, Oblivion’un yerini alabilir. Yani Marvel bize, “Knull aslında, Oblivionmuş dedirtebilir”. Ya da tabii öyle bir şey olmaz, tam tersi olur, Oblivion, Knull’u yaratmış, kendi yansıması olarak kullanıyor da diyebilir. Sonuçta bunların da aynı karakterler oldabilir diye düşünüyorum.

Yani kısaca karanlık kavramının doğu kültüründeki yansıması, Mikaboshi. Zaten Marvel Evreni’nden karanlığı temsil eden, farklı kültürlerin ifade ettiği ve geçmişleri çok aynı olan karakterler de mevcut. Olimpos inancında Nyx var, gece tanrıçası ve tarih öncesi karanlıkta doğmuş olduğu söyleniyor. Çin kültüründe Yuanshi Tianzun diye geçiyor ve geçmişi Mikaboshi’ye “hiçbir şey yokken o vardı” noktasında benziyor. Demiurge var Mısır kültüründe kaosu temsil ediyor ve arkaik karnalıklarla ilişkili bir geçmişi var. Amerikan Yerlileri’nin kültüründe ışıktan rahatsız olan ve karanlık getirmek isteyen KhLΘG var.

Demek istediğim odur ki, farklı kültürlerde karanlığı temsil eden güçler farklı isimlerle anılıyor. Bence hepsi ya Oblivion ya da Knull. Marvel temel kozmik dört gücü bozar mı, bozmaz mı? Bu sorunun cevabı Knull mu Oblivion mu konusunda bizi netleştirir.

Mikaboshi Hangi Çizgi Romanlarda Geçiyor?

Ares (2006), Chaos War: Chaos King (2010) ve Chaos War (2010) Mikaboshi’nin hikayesine dair fikir edinmek için uygun olacaktır.

Hoşçakalın

--

--

Kahramanlar Evreni

Çizgi roman ve oyunlar hakkında yazılar. Başka websitemiz yok.