DC Comics’in Dönemleri

Kahramanlar Evreni
7 min readJul 31, 2022

--

DC Comics çizgi roman dünyası tarihi boyunca çokca kozmik kriz yaşadı. Bunların kimilerinin dramatik sonuçları oldu, kimilerininse pek etkisi olmadı. Daha önce krizlerden bahsetmiştim. Bu sefer DC Comics’in tarihine, dönemlerine bakacağız. O dönemler okuyucuya ne ifade ediyor, ne işe yarıyorlar anlamaya çalışacağız.

DC Comics Altın Çağ

Aslında anlatılması en kolay dönem. 1938–1955 arasındaki dönem kısaca. Bu dönemin 1938'te Action Comics #1'le başladığı kabul edilir. Ama aslında öncesi var.

National Allied Publications isimli bir çizgi roman firması ilk özgün içerikli çizgi romanı 1934 yılında yayınlamaya başlıyor. 1935 yılında da bir süper kahraman duyuruyor. Dr. Occult. Bu firma zaman içerisinde DC Comics ismini alıyor. Kurumun DC Comics ismini, resmi olarak kayda geçirmesi 1970leri buluyor. Teknik olarak DC Comics’te ilk süper kahraman Dr. Occult. Ama Superman Altın Çağ’ın başlangıcı olarak kabul ediliyor.

Ek olarak Batman, Wonder Woman, Robin, Aquaman, Green Arrow, Green Lantern, Flash ve Hawkman gibi tanıdık isimler bu dönemde okurlara sunuluyor. Bu isimlerin yükseliş dönemi Gümüş Çağ olarak gösterilir. İlk süper kahraman takımı olan Justice Society of America da bu dönemde kuruluyor.

DC Comics Gümüş Çağ

1956 yılına geliyoruz. Showcase isimli seride Barry Allen Flash kimliğini kazanıyor. Sürekli çizgi romanını okuduğu Jay Garrick Flash karakterinden esinlenerek de o ismi alıyor. Aslında bu noktada çoklu evrenden farkında olmadan haberdar oluyoruz. Ayrıca bu çağda karakterin yeni orijinleri yazılıyor.

1954 yılında Amerikan Hükümeti’nin süper kahraman çizgi romanları üzerinde uyguladığı sansür politikasından dolayı, bu dünya biraz sallansa da 1960 yılında duyurulan Justice League of America okuyucuda tekrar merak uyandırmayı başarıyor. Superman, Batman, Wonder Woman, Aquaman, Green Lantern, Flash, Martian Manhunter, Green Arrow ve Hawkman, gelecekteki Justice League ekiplerinin temellerini atıyor.

Bu dönemin en büyük olayı 1961 yılında gerçekleşiyor. Barry Allen, bir çizgi romandan ibaret olduğunu sandığı Jay Garrick’le tanışıyor ve farklı dünyalar olduğunu anlıyor. Okuyucu olarak biz de çoklu evrenle tanışıyoruz. Eski orijinli yani Altın Çağ karaktleri Dünya-2 diye bir yerde yaşıyormuş. Yeni orijinliler yani Gümüş Çağcılar da Dünya-1. Ufak da bir not. Aslında Jay Garrick’in Dünyası 1, Barry Allen’ınki 2 olacakmış fakat yanlışlıkla tersi yazılmış ve öyle kalmış.

DC Comics Bronz Çağ

Ağırlıklı olarak 1971 senesinde başladığı kabul edilse de farklı söylemler çok. Bu dönemde sansür yasasının iptaliyle DC Comics karanlık kimliğine bürünüyor. Fakirlik ve ırkçılık karşıtı hikayeler işleniyor. Bir çok serisini DC Comics Bronz Çağ’da iptal ediyor. Detective Comics de iptal listesindeymiş ama son anda vazgeçilmiş.

DC Comics Crisis on Infinite Earths

Gümüş Çağ’da tanıştığımız çoklu evren kavramı 1985 senesi itibariyle çok karmaşık bir hal alıyor. Çoklu evren aslında başlarda yazarlara hikayelerinde büyük özgürlükler getiriyor. DC Comics farklı şirketlerden haklarını satın aldığı karakterleri farklı evrenlere tıkarak çoklu evrenin keyfini sürüyor. Ama işler, evren sayısı arttıkça karmaşıklaşmaya başlıyor. Öyle ki yazarlar bile hikayelerini yazarken dağılır olmuşlar. Örneğin bir sayıda Dünya-1 Superman’i diye okuduğumuz hikaye , ir sayı sonra Dünya-2 Superman’i haline geliyor. Durum bu olunca DC Comics yönetimi işi yalınlaştırmaya karar veriyor.

Crisis On Infinite Earths hikayesinde Anti-Monitor çoklu evren yok ediyor. Devamlılığı olan tek bir dünya kalıyor. Bu dünyanın adı da New Earth yani Yeni Dünya.

Bu döneme kadar Shazam, Blue Beetle, Peacemaker, Captain Atom, the Question gibi orijini DC olmayan, farklı kurumlardan satın alınan karakterler kendi farklı dünyalarında yaşıyorlardı. Krizden sonra New Earth’e transfer oluyorlar. Superman’in Kripton’un Son Çocuğu olması kavramına ters düşen Supergirl ve çoklu evreni bize tanıştıran Barry Allen öldürülüyor. Bu çoklu evrenin de ölümünü temsil ediyor.

Az karakter, net hikayeler anlayışı ile yola çıkılıyor. Bir çok karakterin orijini aynı kalıyor ama hikayelerinde bazı kısımlar “hiç olmadı” şeklinde düzeltiliyor. Örneğin “Wonder Woman Justice League’in kurucusu hiç olmadı.” gibi.. Tabii bu da “o zaman kim oldu?” sorusunu akıllara getiriyor ama bu tarih sıfırlaması buna cevap vermiyor.

Bu dönem Kriz Öncesi (Pre-Crisis) ve Kriz Sonrası (Post-Crisis) ifadelerini DC Comics ekosistemine kazandırıyor. Bu DC Comics’teki ilk büyük tarih sıfırlaması olarak kabul ediliyor.

DC Comics New 52

2011 senesine kadar bazı ufak etkiler yaratan Zero Hour ve Final Crisis gibi krizler oluyor ki onlar krizler içeriğimde anlatıyorum. Final Crisis’da ilk büyük krizi atlatan Altın Çağ karakterleri geri dönüyor. Çoklu evrenin var olduğu dönemi hatırlayan Altın Çağ Lex Luthor’un girişimleriyle, yeni bir çoklu evren ortaya çıkıyor.

Ve 2011 senesinde Flashpoint gerçekleşiyor. Herhalde bilmeyen azdır. Barry Allen’ın bok yemesiyle tüm tarih değişiyor ve ortalık yaşanmaz hale geliyor. Sonra yine Barry ve Thomas Wayne’in girişimleriyle tekrar eski haline geliyor… mu? hayır gelmiyor. Çünkü DC Comics Flashpoint’i bir çoklu evren sıfırlama fırsatı olarak görüyor. New 52 doğuyor.

New 52 Nasıl Doğuyor

O dönemde çok net olmamakla birlikte, Barry Allen’ın önce annesini kurtarmak için geçmişe gitmesi sonra da batırdıklarını düzeltmek için tekrar geçmişe gitmesi bir çok evrenin zaman çizgisini kaydırıyor. Öyle ki Vertigo ve Wildstorm isimli evrenler bile bundan etkileniyor ve DC Evreni ile birleşiyorlar. Ama bunun tam olarak nasıl olduğunu yıllar sonra anlıyoruz.

New 52'ye ihtiyaç duyulmasının temel nedeni, Flashpoint öncesinde çok fazla çeşitte seri olması. Bu dönem satmayan, atıl kalan serileri yayından kaldırmak, yan firmaların hikaye yoğunluğunu azaltmak için bir başlangıç oluyor. Flashpoint öncesi ve sonrası terimleri de böylece hayatımıza dahil oluyor.

Peki neden New 52? 52 tane seri olduğu için. Flashpoint’ten önceki bütün serileri unutun. 52 yeni seri ve hepsi birinci sayıdan başlıyor. Yani tarih tamamen sıfırlanmış oluyor.

2011de hayata geçen periyot, 52 evrenden oluşan bir çoklu evren sunuyor. Ana Dünya’ya Sıfır yada Prime Earth deniyor. Diğer 51 Dünya alternatif dünyalar dolayısıyla hikayeler olarak kabul ediliyor. Canon yani geçerli olarak kabul ettiğimiz hikayeler Dünya-0'daki hikayeler oluyor.

Yeni 52 karakter tasarımları, hikayeleri, crossoverlerı ile aslında fena olmasa da tarihi sıfırladığı için, okurların sevdiği hikayeleri bir anda yok ettiği için pek sevilmedi. Sağduyusuyla bilinen Superman biraz fevri, dedektifliği ile bilinen Batman biraz fazla tekmesine güvenir oldu. Temeldeki en büyük sıkıntı da işlenen güzel hikayelerin, sunulan şahane kıyafet tasarımlarının hemen hiçbiri için bir tarih sıfırlamasına gerek olmamasıydı.

New 52'yi komple bir alternatif çoklu evren yapsalardı çok daha sevilebilirdi. DC Comics’e yeni başlayanların sıcak, eski okuyucuların burun kıvırdığı bir dönem oldu.

DC Comics Rebirth

New 52 öncelikle eskileri unutturma politikası, ek olarak da zaman geçtikçe vasatlaşan hikayeleri ile iyice can sıktığından, DC Comics toparlama operasyonuna girişiyor. Yeniden doğuş anlamı taşayan Rebirth dönemini duyuruyor.

Yeniden doğuş deyince, yeni bir tarih sıfırlaması düşünebiliriz. Fakat durum öyle değil. DC Comics’te 2022 itibariyle iki tane tarih sıfırlaması oldu sadece. Crisis on Infinite Earths ve New 52. Peki Rebirth ne yapıyor?

Flashpoint ve New 52'nin etkisiyle tarihleri değişen, tarihten silinen karakterleri geri getiriyor. Post-Crisis Superman, Wally West bazı örnekler. Temelde Rebirth yazarlara, Flashpoint öncesine dönün diyor aslında. Hikayeler de bunu duygusal ve adrenalin dolu anlarıyla gayet iyi başarıyor.

Rebirth’ün açıklık getirdiği bir nokta da Flashpoint olayı. Flashpoint’in gerçekleşmesinde Dr. Manhattan’ın da parmağı olduğu Rebirth olayında netleşiyor. DC Comics, Rebirth ile bize, New 52'de yok olan, tarihleri değişen karakterlerin, hikayelerin aslında Dr. Manhattan’ın geçmişte bir saniyelik müdahalesi ile olduğunu anlatıyor. Yani aslında New 52'de okuyucuların şikayet ettiği konulardan “biz değil Manhattan sorumludu vallahi” der gibi konuyu tatlıya bağlıyor. Dolayısıyla Infinite Frontier dönemine kadar Rebirth, New 52 sevimsizliğini ortadan kaldırıyor ve geçmişle bağ kuruyor. Bu dönemde de çoklu evrenin merkezi Dünya-0 olarak geçiyor.

DC Comics Infinite Frontier

2021 senesinde DC Comics Infinite Frontier dönemini duyuruyor. Infinite Frontier ile birlikte iki önemli konu okuyuculara sunuluyor. Birincisi Rebirth’e yakın bir kavram. Geçmişle barışma. Farkı bu konuda yazarları serbest bırakması. Yazarlar Altın Çağ orijinlerini dahi kullanabiliyor karakterlerin. Tabii ki editoryal onay sonrası.

Örneğin Black Canary’nin tüm geçmişi Altın Çağ’a bağlandı gibi.

Infinite Frontier’ın bizle tanıştırdığı diğer bir konu da Omniverse. Artık DC Comics’te çoklu evrenler bütünü var. Yani bildiğimiz 52 Dünyalı çoklu evren var ama onu çevreleyen duvarın yok olmasıyla meydana çıkan sonsuz çoklu evrenler bütünü yani Omniverser var.

Omniverse kavramı ile çoklu evrenin bir merkezi yok. Varsa da biz bilmiyoruz ama Dünya-0 değil. Omniverse’ün mantığına göre çoklu evrenlerin merkezi olmak göreceli. Yani hangi gezegenin yerlesine sorsanız “merkezi biziz” der anlayışı ile bir merkez belirlemiyor. Aslında tüm gezegenler merkez olabilir diyor. Bu da farklı evrenlerde geçen hikayelerin de geçerli yani canon olduğunu teyit ediyor.

Bu mantık üzerinden bakıldığı zaman örneğin Future State ve yeni Flashpoint Hikayeleri farklı zaman çizgilerinde geçmesine rağmen canon yani geçerli olarak kabul ediliyor.

Kısa Özet

Kısaca toparlamak gerekirse Crisis on Infinite Earths’le tek evrene inen DC, Final Crisis sonraı çoklu evrenini geri kazanıyor. Flashpoint ve New 52 ile tarihi tamamen siliniyor ve baştan başlıuyor. Rebirth ile new 52 öncesine dönüş başlıyor ve Infinite Frontier ile geçmişle tamamen barışıyor.

--

--

Kahramanlar Evreni

Çizgi roman ve oyunlar hakkında yazılar. Başka websitemiz yok.