Değeri Verilmemiş 10 Kötü | Marvel Comics

Kahramanlar Evreni
7 min readApr 24, 2022

--

Her süper kahraman dünyasında olduğu gibi elbette Marvel Comics’te de elimizi sallasak elli süper kötüye denk geliyoruz. Fakat bunların bazılarının güçleri oldukça etkili olmakla birlikte hikayelerde çok yer verilmiyor. Verilse de süper kahramanlarımız onları çok rahat alt ediyor. Yani hikayelerde hak ettikleri değeri görmüyorlar.

Bunlardan bence en az değer gören on tanesini sıraladım. Buyurun.

10. Batroc The Leaper

1965 senesinde tanıştığımız Georges Batroc karakteri yüksek sıçrama kabiliyetinden dolayı Sıçrayan Batroc yani Batroc The Leaper ismiyle biliniyor. Kendisi Fransız Lejyonunda asker olarak görev yaptıktan sonra paralı asker oluyor. THEM, The Hood ve Hydra gibi güçlü terörist organizasyonlar ve Baron Zemo tarafından tercih edilecek kadar etkili bir silah ve dövüş uzmanı.

Batroc, Fransız dövüş tekniği olan Savate’ta uzman. Kaptan Amerika’nın meşhur kalkan fırlatmasından kaçabilecek kadar çevik. Silahsız dövüşte Marvel Comics’in en korkulması gereken rakiplerinden biri olarak bilinmesine rağmen, Marvel hem Cap karşısında hem de Deadpool karşısında hiç olması gerektiği kadar dövüş süresini uzatmadı şimdiye kadar. MCU’da da harcanmış bir karakter olarak aklımızda yer etti. Daha sıkı dövüş sahnelerini hak ediyor.

9. Spot

Johnathon Ohnn’la 1988 yılında tanıştığımızda Kingpin için çalışan bir bilim insanıydı. Görevi Cloak and Dagger çiftinden tanıdığımız Cloak’ın güçlerini çektiği karanlık boyutu araştırmaktı. Araştırmaları esnasında karanlık bir boyut buluyor, yakından incelemek için dalıyor ama farklı bir yere girdiğini farkedip çıkıyor. Fakat bu seyahat ona bir güç ve beneklerle dolu bir vücut veriyor.

Spot kod adını alan Ohnn, istediği yerde farklı siyah delikler açarak seyahat edebiliyor. Canlıları bu delikler aracılığı ile istediği yere ışınlayabiliyor. Beden parçalarını Dünya’da farklı yerlere bölebiliyor. Rakiplerinin saldırılarını bir delikten içeri alıp gerisin geriye iade edebiliyor. Teorik olarak ona dokunmak mümkün değil. Fakat MIT’den doktorası olan Spot nedense çizgi romanlarda asla düşünerek değil, salakça hareketler yapan biri olarak tasvir ediliyor. Bu zeka seviyesine ve bu güçlere sahip bir düşman, süper kahramanlara çok daha fazla sorun çıkarmalı.

8. Hobgoblin

1982 yılında Spider-Man farklı bir goblinle karşılaşıyor. Hobgoblin. Gerçek adı Roderick Kingsley. Bir modacı. Tamamen tesadüfen bir hırsız tarafından ele geçirilen Green Goblin kıyafetini onu öldürüp alıyor ve modacı zevkine göre renklerine dokunuş yapıyor. Hobgoblin kimliği ile sektördeki diğer modacıları, tekstilcileri korkutup piyasadan çekilmelerine uğraşıyor.

Hobgoblin, Green Goblin serumunun delirtecek etkilerinden arındırılmış verisyonu sayesinde kafası yerinde bir şekilde süper güçleri olan bir goblin. Bu da saldıralarını planlı şekilde yapabilmesini sağlıyor. Kingsley 10 tona kadar ağırlık kaldırabiliyor. Osborn en az kendisi kadar güçlü olduğunu kabul ediyor. Ölümcül saldırıların açıtığı yaraları bir kaç günde tamamen iyileştirecek iyileştirme gücü var. Green Goblin kıyafetinin sunduğu tüm saldırı ve savunma güçleri mevcut. Osborn’u ve Kingpin’i bile mat eden zekasıyla çok daha etkili bir goblin olması gerekirken onu artık çizgi romanlarda pek göremiyoruz.

7. Typhoid Mary

Gerçek adı Mary Walker olan bu karakteri ilk kez 1988 senesinde görüyoruz. Vücudu sürekli sıcak olduğu için tifonun yüksek ateşine gönderme olarak tifo anlamına gelen Typhoid kod adı ile biliniyor. Daredevil’ın düşmanlarından biri. Mary Walker küçüklükte babası tarafından taciz edilmiş bir mutant. Bu ve ileriki yaşamında gelen farklı travmalar içinde saklı olan diğer kişilikleri de ortaya çıkarmış. Mary’nin üç farklı kişiliği var. Mary: sakin ve güçleri olmayan, pasifist kişilik, Tifo: sert ve Daredevil’ın düşmanı kişilik ve Bloody Mary: aşırı vahşi ve önüne geleni öldüren kişilik.

Tifo ve Bloody Mary halindeyken ortaya çıkan güçleri ile ateşi istediği gibi kontrol edebiliyor. Telekinetik güçleri sayesinde bıçak, ustura, çatal aklınıza ne gelirse, onları silah haline getirebiliyor, kendisine metalden zırh yapabiliyor. Telepatik güçleri sayesinde erkekleri kolayca baştan çıkabiliyor, rakiplerinin bir sonraki hamlesini onlara zorla yaptırabiliyor. Bu da onları kendisinin tuzağına çekiyor. Kingpin ve Bullseye’ın gölgesinde kalmış, hakkı yenmiş, sinemaya çok iyi gidecek bir kötü.

6. Lady Deathstrike

Gerçek ismi Yuriko Oyama olan bu karakteri, Deathstrike olarak ilk kez 1985 senesinde görüyoruz. Oyama bir organize suç liderinin kızı. Bu adam adamantiumtan iskeletleri olan savaşçılar üretmekle kafayı bozmuş bir manyak. Babasının ölümünden sonra çetenin başına geçen Oyama, Wolverine’in hak etmediği şekilde adamantium iskelete kavuştuğunu düşündüğünden ona kafayı takıyor.

Rita Wayword isimli çok güçlü bir büyücü ile anlaşarak ve babasının teknolojisini kullanarak kendini bir cyborga çeviriyor. Lady Deathstrike’ın adamantium pençeleri ve iskeleti var. Bu pençeleri tam 3 metreye kadar uzatabiliyor. Deathstrike bir cyborg olduğu için zihnini sanal ortama aktarabiliyor ve telepat saldırılardan etkilenmiyor. Yakınlarındaki bilgisayar sistemlerine hiç temas etmeden, zihin bağlantısı ile ele geçirebiliyor. Çevrede eğer varsa her hangi adamantium kaynağını tespit edebiliyor. Kendisi Marvel ölçeğinde 7 üzerinden 6 yakın dövüş uzmanı. Bu Black Widow, Deadpool, Elektra seviyesinde uzman dövüşçü demek. Wolverine’in pençelerinden aldığı darbeleri bile dakikalar içinde iyileştirecek bir iyileşme yeteneği var.

5. Taskmaster

Anthony Masters yani bilenen ismiyle Taskmaster 1980 yılında çizgi roman hayatına başladığında, sokak seviyesinde her süper güç için bela olabileceği sinyalini veriyordu. Küçük yaşlarda keşfettiği fotografik hafızası, SHIELD eğitimi ve modifiye edilmiş bir süper asker serumu ile birleşince müthiş bir dövüş makinesine dönüşüyor.

Taskmaster rakiplerinin hareketlerini saniyeler için ezberleyebiliyor, dövüş tekniklerini birebir taklit edebiliyor, tüm rakiplerinin bir sonraki hamlelerini öngörebiliyor. Fakat bu muhteşem özelliğine rağmen çizgi romanlarda sıradan bir paralı asker olarak görmeye devam ediyoruz. Günün sonunda süper kahramanların yeneceğini tahmin etsek de silahsız, yakın dövüşte tüm rakiplerine bu kadar kısa sürede, bu kadar kolay şekilde teslim olmasına anlam veremiyorum ve hakkı yenilenlerden biri olduğuna inanıyorum. Daha güçlü hikayelerle, süper kahramanlara daha bela olan bir Taskmaster şart.

4. Selene

1983 yılında tanıştığımı vampir mutant Selene tam 17,000 yaşında. Kod adı Black Priestess. Doğduğu günden itibaren doğal olarak içinde kötülük olan Selen sürekli kendisine tanrı seviyesinde güçler kazandırmak için uğraşıp duruyor. Bunun için devlet yetkililerini manipule etmekten tutun, Apokalipsle ekip kurmaya kadar her yola açık. Bencil, acımasız bir karakter.

Selen bir yaşam emici. Canlıların yaşamlarını emerek hayatta kalıyor. Enerjilerini emdiği canlıların anılarını da kendinde depolamış oluyor. Bu onu eğer varsa bir sonraki hamlesi için çok avantajlı hale getiriyor. Selen dilerse rakibinin enerjisini kısmen emerek onunla zihinsel bağ kuruyor ve onu kontrol edebiliyor. Emdiği yaşam enerjileri onu sadece genç tutmuyor süper insan gücü ve dayanıklılığı da kazandırıyor. Emdiği güçleri her türlü maddeye yönlendirerek onları hareket ettirebiliyor, yok edebiliyor. Telepatik saldırılar yaparak rakiplerini sersemletebiliyor. Alev kontrol gücü var. İyileşme gücü vücuduna saplanan bir bıçaktan acı hissettirmeyecek kadar hızlı. Gölgelerin içine girip saklanabiliyor. Farklı boyutlardan varlıklar çağırabiliecek kadar büyü bilgisi var. Bu güçlerine ve geçmişine rağmen fazlaca arka plan karakteri olarak kaldığı aşikar.

3. Juggernaut

Cain Marko, Prof Xavier‘ın üvey kardeşi. 1965 yılında ordu mensubuyken, bir çatışmadan kaçıyor ve en güçlü iblis lordlardan biri olan Cyttorak’ın gizli kalmış bir tapınağına denk geliyor. Tapınaktaki meşhur Cyttorak’ın Kızıl Taşı sayesinde de 616nın en güçlü varlıklarından biri haline geliyor.

Juggernaut ise büyü ile güçlendirilmiş ve durdurulması neredeyse imkansız bir insan. Fiziksel saldırılara bağışıklığı olduğu biliniyor. Öyle ki bir macerada sadece iskelet haline gelmiş olmasına rağmen yaşamaya devam eden bir güçten bahsediyoruz. Oblivion’da o kadar süre aç, susuz, oksijensiz hayatta kaldı ki karanlık bile onu öldüremeyeceğine karar verip, sıkıldı ve Dünya’ya geri gönderdi. Cyclops, onu “aklı başındayken” Thor seviyesinde bir güç olarak ifade ediliyor. Delirince limitlerini bilmiyoruz. Açıkcası Juggernaut’u durdurabilecek bir güç yok ama hikayelerde hep yan karakter olarak kalmaya mahkum edilmiş gibi.

2. Shadow King

1978 senesinde Amahl Farouk isimli mutanta çoklu evren çapında bir varlık musallat oluyor. Bu varlık Shadow King yani Gölgelerin Kralı olarak biliniyor. Tam olarak tabiatı konusunda emin değiliz. Canlıların karanlık tarafının vücut bulmuş hali olduğu sanılıyor. Kozmik bir varlık ve her evrende bir bedene yerleşip, canlıların karanlık taraflarını ortaya çıkarmaya çalışan telepatik güçleri var.

Shadow King her şeyden önce tier olarak bir çok süper kahramandan üst seviyede. Multiversal bir varlık. Dolayısıyla teorik olarak 616dakileri bayağı bir zorlaması gerekiyor. Omega seviyesinde bir telepat olduğu da bilindiği halde girişimlerinde gücünün hakkını verdiğini çok göremiyoruz. Rachel Summers’ı bile zihinsel olarak kontrol edebilen bu gücün Dünya’ya daha etkili bela olmasını bekliyoruz.

1. Kang The Conquerer

1964 senesinden beri zaman çizgilerini ele geçiren multiversal Fatih Kang. Kang’i daha önce tanıtmıştım çok detaya girmeyeceğim.

Çizgi roman dünyasındaki 21.yy daki teknolojilerini düşünelim. Bugün için absürt diyeceğimiz seviyede. Kang bu teknolojilerin tam 1900 yıl ötesinde. Ve sadece 616'nın geleceği değil farklı evrenlerin de geleceklerinin teknolojilerini tanımış, dahi seviyesinde bir zeka ve strateji uzmanından bahsediyoruz. Evet Kang, Avengers’ı yenmeyi başarmış bir karakter ve hatta Time-Keepers gibi zamanın dışında kalan güçleri bile mat edebilmiş birisi. Ama yine de hakkının verildiğini düşünmüyorum hikayelerde. Üzerindeki zırhın teknolojisini tam olarak bilinmiyor bile. Hikayelerde, henüz görmediğimiz bir çok teknolojiye sahip olduğu iddia ediliyor. Ben de bunların iddiadan öte bir hal alıp artık somut olarak okuyucuyla buluşması gerektiğini düşünüyorum. Dr. Doom ve Thanos kesinlikle çok ciddi düşmanlar ama Kang onların gölgesinde fazla kalmadı mı sizce de?

Bonus — Karla Sofen

Bu listeye bonus olarak Karla Sofen yani Moonstone’u da ekleyebiliriz. 1975 senesinde çizgi roman sevenlere sunulan Karla bir psikiyatrist. Pek iyi niyetli olmayan bu psikiyatrist, bir süper kötüyü tedavi etme bahanesi ile gücünü çalıyor ve Moonstone karakteri doğuyor.

Captain Marvel neyse Karla Sofen neredeyse o aslında ama çizgi romanlarda bir türlü gerçek potransiyelini yansıtamıyorlar. Thunderbolts ekibinde kimi zaman ciddi güç gösterileri sergilese de tek kişilik ölüm timi olabilecekken, hep arka planda kalan bir üye olarak aktarılıyor.

--

--

Kahramanlar Evreni

Çizgi roman ve oyunlar hakkında yazılar. Başka websitemiz yok.